Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Ayşin IŞIKGECE, Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Ankara Şubesinin “Ankara Sohbetleri” isimli programına, “Değişen Tarım Politikaları Çerçevesinde TİGEM” başlıklı konuda bilgilendirme yapmak için konuk oldu.
MMG Ankara Şubesinin Hamamönü’nde bulunan binasında 15 Ocak 2020 Çarşamba günü saat 19.00’da başlayan programa; MMG Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman ÇELİKER, Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda mimar ve mühendis katıldı.
Programın açılışını TİGEM Genel Müdürü Ayşe Ayşin IŞIKGECE’ye ve katılımcılara teşekkür ederek yapan MMG Ankara Şube Başkanı Abdurrahman ÇELİKER, tarımın tüm ülkeler için çok önemli olduğunu ve bu alanda yapılan çalışmaların herkese dokunduğunu ve herkesin bu alanı merak ettiğini söyledi.
Teknoloji, sanayi, sağlık, savunma gibi çok geniş bir alanda tarımın yer aldığını dile getiren Başkan ÇELİKER, tarım arazilerinin daralması nedeniyle inovatif ve teknolojik çözümlerle insanların gıda ile buluşturulmasının çok daha hayati olduğunu ve TİGEM ve diğer kurumların bu durum karşısında gerekli çalışmaları yaptıklarını ifade ederek sözü TİGEM Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Ayşin IŞIKGECE’ye devretti.
Davetleri için MMG Ankara Şube Başkanı Abdurrahman ÇELİKER’e ve programa katılan mimar ve mühendislere teşekkür ederek söze başlayan TİGEM Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Ayşin IŞIKGECE, TİGEM’in hikayesinin Karacabey’de başladığını ve kurumun çok özel bir tarihe sahip olduğunu ifade ederek, “Karacabey’deki arazinin tarihi Osmanlı Devleti’nin tarihi kadar geçmişe dayanıyor. Karacabey arazisi, Orhan Gazi’nin eşi Nilüfer Hatun’a çeyiz olmuş. Çok geniş olması nedeniyle arazinin nasıl değerlendirilebileceği üzerine düşünülmüş ve o zamanın gerekliliklerine göre ordunun at, et ihtiyacı için kullanılmış. O günlerden bu günlere TİGEM’e daha geniş görevler verildi.
Cumhuriyet’in kurulmasından hemen sonra TİGEM’e, yeni tarım tekniklerinin Türkiye’ye getirilip çiftçilere öğretilmesi görevi verildi. TİGEM’in çalışmalarıyla dünyada Rusya’dan sonra hayvan tohumlaması yapan 2. ülke Türkiye’dir.” dedi.
1984 yılında TİGEM’in şu anki görevlerini aldığını belirterek konuşmasına devam eden IŞIKGECE, TİGEM’in 17 tane işletmeye sahip olduğunu ve Ceylanpınar işletmesi ile dünyada eşi benzeri olmayan büyüklükte tek parça çiftliğe sahip olduğunu kaydetti.
TİGEM Genel Müdürü IŞIKGECE, TİGEM’in 17 işletmesinde 6 bin 5 yüzden fazla personelin çalıştığını ve 32 bin büyükbaş hayvan, 200 bin küçükbaş hayvan ve 1.125 safkan Arap atı varlığı olduğunu aktardı.
TİGEM’in 3.2 milyon da arazisinin 2 milyon da kadarının tarla olarak, 632 bin da alanın otlaklık olarak ayrıldığını, kalan alanların; mera, arazi yolu, hizmet binası gibi ihtiyaçlar için kullanıldığını ifade etti.
TİGEM’in sulanabilir alanlarının 1.222.000 da olduğunu kaydeden IŞIKGECE, “Modern sulama teknikleri ile sulanan alan 939 bin da oldu. Sulanabilir alanın %77’sini su ile buluşturduk. Bu oranı yükseltmek için çalışmalarımız devam ediyor.” diye konuştu.
TİGEM kurulduğunda üstlendiği en önemli görevlerin başında sertifikalı tohum üretme ve kullanımını yaygınlaştırma olduğunun altını çizen IŞIKGECE, “TİGEM olarak Ceylanpınar işletmemizde %100 yerli sertifikalı tohum kulanıyoruz ve üretiyoruz. Sertifikalı tohum demek; ıslah çalışmaları ile, verimli olan, iklime, yüksekliğe göre yetiştirilebilen, çimlenmesi garanti edilen, dekarda ne kadar ürün vereceği belli olan bir üründür. Sertikalı tohum, sertifikalı olmayan, çiftçinin kendi ürününden elde ettiği tohumdan %25 daha verimlidir. Bu verim artışı ülkemizin ithalatını da azaltacaktır. Sertifikalı tohum kullanımı %30’larda. Bu oranı çok yukarılara çıkararak ürünlerden elde ettiğimiz verim de artacak ve dolayısıyla ithalat azalacağı ve minimuma düşeceği için paramız bize kalacak. TİGEM olarak üretimimizde ciddi miktarda artış var.
Arpa, buğday gibi ürünlerde yerlilik oranımız %100’e yakın. TİGEM olarak özellikle hububatta fiyat belirleyen kurumuz. Herkesten önce TİGEM ürün fiyatlarını açıklar ve piyasa bu fiyata göre şekillenir. Özellikle buğday gibi hayati bir üründe fiyatın TİGEM tarafından belirlenmesi çok önemli.
TİGEM’in arazilerinin varlığı ve işletilmesi gıda arz güvenliğimiz için çok önemli. Bizim görevlerimiz arasında özel sektörü sertifikalı tohum üretimine yönlendirmek de var. Özel sektör de sertifikalı tohum işinde yer alarak verim artışına ve ithalatın azalmasına katkı koyabilir. Biz TİGEM olarak sertifikalı tohum konusunda yeni çeşitler geliştirerek, gerekli girişimlerde bulunarak sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaşması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” dedi.
TİGEM’in hayvancılık yapma görevi olduğunu da sözlerine ekleyen TİGEM Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Ayşin IŞIKGECE, üstün vasıflı büyükbaş ve küçükbaş damızlık hayvan üreterek et ve süt yönünden yüksek verimliliği yaygınlaştırma çalışmalarının sürdüğünü, çiftçilerin, işletmecilerin TİGEM’den her yıl et ve süt yönünden verimli büyükbaş ve küçükbaş hayvan satın aldığını belirtti.
Montofon (esmer), jersey, limousin, holstein (siyah alaca) sığır ırklarını damızlık olarak yetiştirdiklerini aktaran IŞIKGECE, son 15 yılda çiftçiye 15 bin büyükbaş hayvan tedarik ettiklerini sözlerine ekledi.
TİGEM’in Malatya Sultansuyu işletmesinde genomik boğa yetiştirdiklerine de değinen IŞIKGECE, bu boğaların üstün kaliteli spermalarının sağıldığını ve hayvancılıkla uğraşanların bu spermaları alarak ineklerine aşıladıklarını, dolayısıyla doğan yavruların bu üstün özellikli sperma sayesinde et ve süt yönünden verimli olduğunu belirtti.
IŞIKGECE, kaliteli sperma kullanımının hem çiftçiye yüksek gelir getirdiğini hem de et ve süt ithalatını azalttığını kaydetti.
Yurt dışından 11 adet genomik boğa getirttiklerini aktaran IŞIKGECE, TİGEM olarak Türkiye’de sağlıklı spermaların yaygın olarak kullanılması için gerekli çalışmaları büyük bir titizlikle yürüttüklerini ve 2023 yılında kaliteli sperma miktarını 1 milyon doza çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti.
Küçükbaş hayvancılıkta 10 adet ırktan damızlık hayvan yetiştirdiklerini ve bu hayvanlardan isteyen çiftçilerin satın alabildiğini ifade eden IŞIKGECE, bu ırkların tamamının yerli olduğunu kaydetti.
TİGEM’in yetiştirdiği büyükbaş ve küçükbaş hayvanların hastalıklardan ari ve bölgelerinin şartlarına uyumlu olduğunu sözlerine ekleyen IŞIKGECE, “2019 yılında 100 bin baş kuzumuz doğdu. Bu dönemde devam eden küçükbaş doğumlarımız önümüzdeki dönemde de olacak. TİGEM olarak üniversitelerle de iş birliği içerisine girerek küçükbaş hayvan varlığımızı artırmak için yoğun çaba harcıyoruz. Yerli küçükbaş 10 ırkımızı gelecek nesillere aktarıyoruz. Bu ırklardan biri olan ‘Bafra’, son dönemde büyük önem kazandı ki hastalıklara dirençli olmakla birlikte ikiz, üçüz, dördüz, beşiz, altız doğum yapabiliyor. Bafra ırkını da yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Bunlar ülke olarak bizim hazinelerimiz.” dedi.
TİGEM olarak sertifikalı tohum üretimi, büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yanında en önemli görevlerinin arasında gen kaynaklarını koruyarak Arap atı yetiştirmenin de olduğunu vurgulayan IŞIKGECE, “Arap atçılığı bizim için, ülkemiz için çok önemli. Arap atçılığımız 700 yıl öncesine dayanıyor. Yetiştirdiğimiz atların soy kütükleri mevcut. Atların bakımları, aşıları, atalarının hangi atlar olduğu, atalarının da geçmişleri kayıt altında. Şu anda elimizde bin 125 baş atımız var. TİGEM olarak her yıl 250 yarış tayını sahalarla buluşturuyoruz. Her yıl 7-8 defa 2-3 yaşındaki taylarımız açık arttırma ile satılıyor. Ata meraklı olanlar yarış kazanmış atların torunlarını, iyi bir soydan gelmiş olduğu için yüksek miktarlara satın alıp sahalara sürüyorlar. Yaz aylarında yapılan açık arttırmada 2 tayımız 700’er bin liraya alıcı buldu. Yarış kazanan atlarımızdan yetiştirme payı olarak %25’lik prim de elde ediyoruz. Bazı atlarımız, soyundan dolayı büyük rağbet görüyor.
Yarışlardan çekilen, yaşlanan, sakatlığı bulunan atlarımızı geri alıp spermalarını iç ve dış piyasaya 70 bin TL’ye varan fiyatlara satıyoruz.
Arap atlarımızı ayrıca hipoterapi için kullanıyoruz. Down sendromlu, otistik olan çocuklarımızı ata bindirerek hareket kabiliyetlerinin, koordinasyonlarının gelişimine yardımcı oluyoruz.” şeklinde konuştu.
TİGEM Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Ayşin IŞIKGECE; Asya ceylanı, Ankara tiftik keçisi, akbaş ve kangal köpeği de yetiştirdiklerini ve gen kaynaklarını koruyarak gelecek nesillere aktardıklarının altını çizerek çiftçilere, sürü sahiplerine keçi ve çoban köpeği temin ettiklerini aktardı.
IŞIKGECE hayvancılık, sertifikalı tohum üretimi gibi alanların yanında bitkisel üretimde zararlılarla biyolojik mücadele yöntemleri geliştirerek uyguladıklarını, çevreye duyarlı bu tip yöntemlerle faydalı böceklerin zararlı böcekleri avlaması için tarlalara bıraktıklarını, Ceylanpınar işletmesinde olan fıstık ağaçlarının buğday tohumuna süne zararlılarının gelmesini engellediğini ve bunun gibi yöntemlerle ilaçlamada, işçilikte tasarruf sağladıklarını belirtti.
TİGEM’in bünyesinde bitkilerin daha verimli olmasına destek olması için 6 bin adet kovan arı bulunduğunu sözlerine ekleyen IŞIKGECE, “Tohumların filizlenme ve ağaçların çiçek açma zamanı göz önüne alınarak, işletmelerin durumuna göre arı kovanlarını arazilerimizde gezdiriyoruz ki arılar bitkilerin tozlaşmasını ve daha lezzetli, daha verimli ürün alınmasını sağlasın.” dedi.
TİGEM’in iyi tarım uygulamaları ile doğal, güvenilir ürün ürettiğini aldığı “Globalgap” sertifikası ile uluslararası olarak belgelediğine dikkati çeken IŞIKGECE, “Dalaman işletmemizde ‘Globalgap’ sertifikalı narenciye ürtimimiz var. ‘Globalgap’ sertifikası ile yurt dışına sorgusuz sualsiz üren gönderebiliyoruz. Çiftçilerimizi de globalgap sertifikası almaları yönünde özendiriyoruz.” diye konuştu.
“4 Eylül 2019’da Ankara’nın Polatlı ilçesinde lansmanını yaptığımız ‘Ata Tohumu’ projesi genetik kaynaklarımızın korunması ve eski lezzetlerin sofralarla buluşturulması açısından çok önemli.” diye söze devam eden IŞIKGECE, “2017 yılında köyleri, kasabaları gezerek dedelerimizin, ninelerimizin sakladığı, bugünlere kadar gelen tohumları çiftçilerimizin rızasıyla topladık. Topladığımız tohumların yarısı Gen Bankasında muhafaza ediliyor. Diğer yarısının da ata tohumu olup olmadığını tespit etmeye devam ediyoruz ve şu ana kadar topladığımız bin 103 çeşit tohumunun 46 tanesinin ata tohumu olduğunu bilimsel olarak tespit ettik. Bu çalışmaları Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) ve Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü (BÜGEM) ile yürütüyoruz. ‘Ata Tohumu’ projesi ile amaçlarımız arasında; yerel tohum kaynaklarımızı korumak, bu tohumlarla eski lezzetleri hobi bahçesinde, balkonunda yetiştirmek isteyenlere tohum sağlamak, ata tohumları ile yetiştirilen ürünleri Tarım Kredi Kooperatiflerinin marketlerinde satmak ve ata tohumlarımızı gelecek nesillere aktarmak yer alıyor. Ata tohumlarından elde edilen ürünler ince kabuklu, yumuşak olma gibi özelliklerinden dolayı uzak mesafelere götürülüp satılmaya uygun olmadığı için bu ürünleri daha çok yerel piyasada ata tohumu ürünü olduğu belli olacak şekilde satışa sunmayı planlıyoruz. Kışlık sebzelerimiz yakında reyonlara girecek. Bu proje ile çocukluğumuzun tatlarını çatal ile buluşturmaya başladık. Bu proje ile kışlık ürünlerin kışın, yazlık ürünlerin yazın tüketilmesi de sağlanmış olacak.” şeklinde konuştu.
Antalya’da TAGEM ile birlikte hibrit (melez) tohum çalışmaları yürüttüklerini aktaran IŞIKGECE, “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile hibrit kavramı çok karıştırılır. Türkiye’de GDO’lu tohum yasak ve ayrıca hibrit tohumda gen transferi gibi bir durum söz konusu değil.
Hibrit, örneğin iki farklı domates çeşidinin üstün üzelliklerini alıp tek bir domates çeşidinde üstün özelikleri bir araya getirme işlemidir. Bu melezleme süreci tamamen doğaldır ki hibrit (melez) dediğimiz durum da doğanın uzun sürede yaptığı bir işlemdir. Biz ise bu süreci teknoloji, gözlem, eleme ile 10 yıl gibi sürelerde sonuçlandırıyoruz. Hibrit tohumlar tamamen sağlıklıdır ve kısırlığa yol açmaz.
Seralarda sebze alanındaki açığımızı kapatmak için hibrit sebze tohumu üretimi yapıyoruz. Ürettiğimiz tohumları tescil ettirdik ve satışa hazır hale geldiler. Bitki ıslahı ile üretilen hibrit tohumlar sertifika alarak çiftçi ile buluşuyor ve bu şekilde üretimde en az %25 artış sağlanıyor ve ithalat azalıyor.” diye konuştu.
TİGEM’in kenevir çalışmalarından da bahseden IŞIKGECE; sağlık, savunma sanayii, tekstil, otomotiv gibi çeşitli sektörler için çok önemli olan kenevir bitkisinin endüstriyel olarak üretilmesi yönünde ciddi çalışmalar yürüttüklerini, bulunan 2 tane yerel kenevir tohumunun tescillenmesi için girişimlerde bulunduklarını ve bu tohumdan sözleşmeli üretim yoluyla 10 ton kadar elde ettiklerini kaydetti.
Ürettikleri kenevirin endüstriyel olduğunun altını çizen IŞIKGECE, kenevirin; oksijen üreten, sert kökleri ile toprağı havalandıran ve çok çeşitli stratejik sektörlerde kullanılan çok önemli bir ürün olduğunu vurguladı.
Elektrikli yerli ve milli traktörden de bahseden IŞIKGECE, TİGEM’in prototipleri arazilerinde kullandığını, elektrikli traktörün 45 dakikalık şarj ile 7 saat aralıksız çalışacağını ve çiftçilerin mazot giderini minimuma düşüreceğini ifade etti.
TİGEM olarak Türkiye tarımı için her konuda çalışmalarını sürdüreceklerini belirterek sözlerini sonlandıran Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Ayşin IŞIKGECE’ye programa katkıları için MMG Ankara Şube Başkanı Abdurrahman ÇELİKER tarafından plaket ve Avni ÇEBİ’nin kaleme aldığı Merhametli Şehirler isimli kitap takdim edildi.
Karşılıklı iyi temenniler ve çekilen hatıra fotoğrafı ile program sona erdi.