Aklın Bünyesinin Haritası

Photo of author

Dijital ortamda sunî akıl inşâ etmenin ikinci şartı, aklın haritasını çıkarmaktır. Aklın bünyesi nedir, nasıldır, nasıl inşâ edilir, nasıl faaliyet gösterir, kullandığı usûller nelerdir, zihnî evren ile irtibat ve münasebet ağı nasıldır gibi birçok sorunun cevabını, bir “akıl bünyesi” nizamında ortaya koymak şarttır. Muhakkak ki bu sorular tüm haritayı çıkarabilmek için kâfi değildir, bunlar misal cinsinden zikredilen az sayıdaki sorulardır.

Asla unutulmamalıdır ki, insan aklı, teknik altyapıya olduğu gibi nakledilemeyecek veya insan aklına muadil bir elektronik akıl inşâ edilemeyecektir. Diğer taraftan insan aklını esas ve emsal almayan hiçbir çalışma, gerçek manada bir sunî akıl inşâsına matuf olmayacaktır. İnsan aklını umursamadan yapılacak çalışmalar, bir takım matematik esaslardan ve işlemlerden ibaret kalmaya mahkumdur. Öyleyse sunî akıl inşâsına matuf çalışmaların esası, insan aklının haritalandırılmasından geçer.

Aklın bünyesi, dikey ve yatay boyutlarıyla birlikte bir piramidi andırır. Akıl üzerindeki çalışmalarda dikkatten kaçan veya kâfi derecede önemsenmeyen dikey harita, sunî akıl inşâsında hayati derecede mühimdir. Dikey harita çıkarılmaz ve emsal alınmazsa, yapılacak
çalışmalar, bir takım matematik işlemlerden ibaret bir bilgi irtibat haritasından ibaret kalır.

Aklın dikey haritasını çıkarmak zordur, ama onun teknolojisini inşâ etmek daha da zordur. Özellikle de mevcut çalışmalar, dikey haritayı mevzu haline getirmediği için meselenin zorluğu artmaktadır. Aklın dikey haritası; aşağıdan yukarıya doğru, “bilgi”, “kaideler”, “usûl”, “kıymet ölçüleri” şeklinde sıralanır. Bunların her biri kendi içinde de yatay ve dikey haritalara sahiptir.

Aklın oluş süreci içinde beslendiği bilgi hacmi (müktesebatı) nasıl bir dikey ve yatay haritaya sahipse, aklın bünyesi ona ayarlı şekilde meydana gelir. Keza bu durum, “kaideler” meselesinde daha bariz ve daha müessirdir. Zira aklın bünyesine yerleşen kaideler (iman, hukuk, ahlak, adab-ı muaşeret ila ahir), aklın iskeletini oluşturur. İnsanların akılları arasındaki farklılıkların bir sebebi de bunlardır. Her insan aynı kaidelere tâbi değildir veya aynı kaideleri benimsememiştir. Tabiî olarak farklı kaideleri benimseyen insanların akıl bünyesi ve faaliyet tarzı da farklı olacaktır. Aklın sahip olduğu usûl (metot) ise faaliyet esaslarını ve faaliyet derinliğini tayin eder. Kaç tane usûl ölçüsüne sahip olduğu, her usûl ölçüsünü hangi maharetle kullanabildiği meselesi, aklın seviyesini tayin eden temel unsurdur. Mesela terkip (sentez) ölçüsünü kullanmayan veya kullanamayan bir akıl seviyesi çok düşüktür.

Kıymet ölçüleri“, aklın istikametini ve sınırlarını tespit eder. Kıymet ölçüleri; iman, hukuk, ahlak, edep kaynaklardan elde edilen ve kaidelerden farklı olarak üstün kıymetler mahiyeti taşıyan kaide çeşitleridir.

Kıymet ölçüleri” meselesi, matematik bir mahiyet arz etmez. Bu sebeple mevcut yapay zekâ çalışmaları, kıymet ölçüleri bahsini gündemine almaz. Zira kıymet ölçüleri, insanların iman, ahlak ve anlayışlarını gösterir. Yapay zekâ çalışmalarında bu mevzuun gündeme alınmaması, “mümkün olan yapılmalıdır” türünden bir gayriinsani durum ortaya çıkarır.

HAKI DEMIR
Yazar
PROF. DR. VEYSEL ASLANTAŞ
Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Bilgisayar Mühendisliği.

Yorum yapın