Rusya uzay faaliyetlerinde başı çeker. Birçok ilkte onların imzası vardır. Bunu bir yazıyla anlatmıştım. Bugün ise onların genel olarak uzay faaliyetlerinden bahsedeceğim.
Ruslar 4 Ekim 1957 tarihinde Sputnik-1 uydusunu uzaya fırlattı. Böylelikle 1903 yılında Rus matematikçi Konstantin Tsiolkovsky’nin yayınladığı makale gerçek oldu. O, uzaya roketlerle çıkılabileceğini söylüyordu. Sputnik-1 ile bu durum fiziksel olarak ispatlanmış oldu.
Ruslar özellikle fırlatma konusunda çok etkindirler. Amerikalılar bile bazı roketlerinde onların motorlarını kullanıyorlar. Aya çıkıncaya kadar Amerika ile olan yarış hat safhadaydı. Şimdilerde bu yarıştan kopmadılar ancak bütçeleri kıstılar diyebiliriz. Zaten Rusya’nın uzay faaliyetleri ekonomik durumuyla hep yakından ilgili oldu.
Rusya uzay faaliyetlerine hep askeri gözle baktı. Rusya Uzay Ajansı RKA 1992’de kuruldu. Sektörü kendi çevresinde topladı. 1999’dan sonra ise havacılık sektörünü de içine kattı. İsmi Rosaviakosmos oldu.
1990’lar ve 2000’li yıllarda Rusya ekonomisi kötü olduğu için bütçeler kesildi ve mevcut uydu sistemleri eskidi, yenileyemediler.
2000’li yıllardan sonra ülkeler uzay faaliyetlerini özel sektöre açarken Rusya tam tersi hareket etmiştir. Yapısal değişiklikler yapmış ve hep bu işleri devlet elinde tutmaya devam etmiştir.
2015 yılında Rusya Federal Uzay Ajansı ile Birleşmiş Roket ve Uzay Şirketi (United Rocket and Space Corporation) birleştiler ve Roskosmos oldular.
Amerika, uzay mekiği programını 2011 yılında bitirdi. Ruslar insanlı uçuşu hiçbir zaman bırakmadılar. Bugün Uluslararası Uzay İstasyonuna (UUİ) insan götürebilen ve getirebilen tek sistem Rusların Soyuz uzay aracıdır. UUİ’de çalışan, giden, görev yapan bütün astronotlar iki dili bilmek zorundadır. Rusça ve İngilizce. Bunun için eğitim alıyorlar.
Rusya Amerika ile her ne kadar birçok alanda kavgalı olsa da UUİ ve sivil uydu projeleri konusunda işbirliğine devam ediyor.
UUİ görevi 2024’te bitebilir. Rusların kendi uzay istasyonları ile ilgili çalışmaları var.
2016-2025 yılları arası için iddialı bir program ortaya koydular. Eskiyen uydu sistemlerini yenilemeye başladılar. GLONASS seyr-ü sefer (navigasyon) sistemini üçüncü nesil GLONASS-K uyduları ile değiştiriyorlar.
Dünya yörüngesindeki görüntü uydularını yeniliyorlar. Ayrıca Mars’a bilimsel bir uydu göndermeyi planlıyorlar. Ay yörüngesine kozmonotları götürmek için ayrı projeleri var.
Baikonur fırlatma üssü için Kazakistan’a kira ödüyorlar. Bunun için var olan kendi fırlatma yerleri Vostochnyi fırlatma merkezini geliştiriyorlar.
Rusya sözde uzayın askeri amaçlar için kullanılmasına karşı. Çin’le birlikte BM toplantısına silahsızlanma üzerine bir anlaşma getirdiler ama Amerika bunu kabul etmedi. BM toplantılarında en ciddi ve kalabalık katılımcılar iki ülkeden oluyor. Amerika ve Rusya.
Rusyanın uzay alanında her konuda yeteneği var. Uzayda yörüngedeki uyduları takip etmek, tehlikeleri ve tehditleri tespit etmek, uydu fırlatmak, uyduları kontrol etmek ve işletmek gibi yetenekleri var. 2011 yılında hava savunma ve uzay kuvvetlerini Aerospace Defence Forces (ADF) ismi altında birleştirdi. 2015 yılında ise Hava Kuvvetleri ve ADF’i yeni isim altında birleştirdi: Rusya Hava Uzay Kuvvetleri (Russian Aerospace Forces).
Rusyanın elinde ASAT (Anti-Satellite) silahları var. 1962 ve 1983 yıları arasında testler yaptılar. Programın adı: satellite destroyer idi. Bu yeteneğe sahip sadece birkaç ülke var. İlan etmese de Amerika’nın bu yeteneği vardır. Diğer ülkeler: Çin, Hindistan ve İsrail.
Rusya sonradan ASAT sistemini daha da geliştirdi. Naryad ismini verdikleri sistemle 40.000 km irtifadaki bir uyduyu vurabilecek güce sahipler. Yaptıkları OKNO sistemi ile dünya yörüngesinde bulunan bütün uyduları takip ediyorlar.
Şubat ayında Mısır’n görüntü uydusunu yapıp fırlattılar, yörüngeye soktular. Geçen gün gecenin bir saatinde bizi kaldırdılar. Göktürk 2 ile Mısır uydusu çarpışacak dediler. Manevra yapın. Bizim hesaplarımıza göre böyle bir durum yoktu. Birşey olmadı zaten. Takip sistemlerindeki hassasiyeti anlamış değilim.
Geliştirdikleri S-300 ve S-400’ler yakın uzaya ulaşabilen sistemler. Bir sonraki sistem S-500 ise daha yetenekli olacak.
Ruslar yerden uydulara lazer gönderebilen sistemler geliştirdiler. Tamamen bilimsel amaçlı yaptılar. Uyduların menzilini ve yörüngelerini belirlemek için. Ancak bu tür sistemlerin uyduları devre dışı bırakacak yeteneklere de sahip olduğu düşünülüyor.
Ruslar ayrıca uçak üzerinde kullanılabilen ve uyduları yok edecek lazer sistemleri de geliştirdiler.
Rusların elektronik dalgakıran (jammer) sistemleri de var. Kırım krizinde Ukrayna üzerindeki GPS sinyallerini karıştırdılar. Cep telefonları, uzaktan kumandalı uçaklar bu sinyalleri kullanamadı. Bu sistemi şu an Suriye üzerinde de kullanıyorlar.
Ruslar siber saldırılar konusunda da çok başarılılar. Rus hekır (hacker)lar 2007 yılında Estonya’ya saldırdılar ve başarılı oldular. Kırım savaşı sırasında da bu tür yöntemleri kullandılar. 2016 yılında Amerika’daki seçimleri etkileyecek şekilde sosyal mühendislik ve siber saldırı yaptıkları belirlendi. Kendileri bunu kabul etmese de Rus hekırlar iyi çalışıyor.
Sektör çok büyük. 240.000 civarında sektör çalışanı var.
ooo, those Russians… Bir şarkıda Rusların Rasputin’i nasıl öldürdükleri hikaye edilir. Ah şu Ruslar var ya… diye bitirir.